Bu yazımızda teknenin alabora olması konusunu paylaşıyoruz. Alabora olma konusunu motoryatlar ve yelkenliler açısında bu yazıda bulabilirsiniz.
Denize elverişli motoryatlar dikkatle yapılmış bir yüzerlik ve ağırlık merkezi hesabıyla alabora olmaya dirençli olarak tasarlanırlar. Doğru yönetilip güçlerini koruyabildikleri sürece fırtına derecesine yakın havalarda bile göreceli olarak alabora olmaya bağışıklıdırlar. Kayan gövdeler hızlandıkça dengelerini kazanırlar, deplasman tipi gövdelerdeyse tekne ilerledikçe yalpayı azaltan aktif veya pasif dengeleyiciler (stabilizer) vardır.
Ancak sert havada gücünü kaybeden bir motoryat alabora olmaya yatkındır. Denizlere baş vermeyi sağlayacak bir deniz demiri olmadıkça tekne rüzgâr ve dalgaları bordadan almaya başlar. Bu konumda yapısal hasarlar oluşabilir ve hasarlı yerlerden alman su, eğer ciddi miktarlara ulaşırsa tekne geri dönülmez bir şekilde devrilebilir.
Safralı ağır salmalara sahip yelkenliler için bile alabora durumu söz konusu olabilmektedir, çünkü 180 derecelik ters dönme olayını gerçekleştiren, rüzgâr değil dalga hareketidir. Doğru safraya sahip salmalı tekneler, su almamış ve yapısal oranları doğruysa, baş aşağı pozisyonlardan bile kendilerini doğrultabilirler.
İngiltere’deki Southampton Üniversitesi tarafından yapılan testler, tek gövdeli herhangi bir yelkenlinin, toplam boyun %55’i yüksekliğinde kırılan bir dalgayla ters döneceğini göstermiştir.
Bu hesaba göre 11 metre uzunluğundaki bir yelkenli, 6 metrelik dalgalarla karşı karşıya kaldığında 180 derece alabora olacaktır. 40 saat boyunca sürekli 40 knot esen rüzgârlar, o yükseklikteki dalgaları oluşturabilen rüzgârlardır. Boyunun %35’i (11 m. tekne için 3,7 m.) yüksekliğindeki kırılan bir dalga bile bir teknenin 130 derece yatmasına neden olur. Bu durum alabora olmakla, kurtulmak arasındaki sınırdır.
Denizdeki bir tekne dalgalardan enerji alan bir sistemdir ve kendini bu enerjiden kurtarmak zorundadır. Geleneksel omurga boyu bir salma ve gövde şekli, söz konusu enerjiyi altındaki suya kolayca aktarabilir. Buna karşılık “kanat-fin” salmalı bir tekne suya temas eden yüzeyi daha az olduğundan alabora olmaya daha yatkındır; o yüzden de birim zamanda gelen dalga enerjisini daha büyük bir alana yayabilmek amacıyla hareket halinde olmalıdır.
Geleneksel, eski moda balıkçı teknesi tipinde, uzun salmalı ve dışa çıkıntıları kısa olan gövdeler yalpayı yavaşlatmaya daha yatkındır. Orsa alabanda eğlenirken veya kuru direk beklerken bile daha iyi idare edebilirler.
Buna rağmen hiçbir gövde, mutlak olarak alabora olmaz değildir ve bir tekne ters dönme yönünde hareketine devam ettikçe, safralı salmasının etkinliği havada dik konuma gelip hiçbir doğrultucu etkisi kalmayana kadar giderek azalır.
Buna karşılık, teknenizin kemeresi makul ölçüde dar, salması da derinceyse, gelen bir dalga onu yana yatırdığında, salmanın ağırlığı diğer tarafa düşerek tekneyi doğrultacak karşı bir momentinin oluşmasını sağlar.
Eğer teknenizin eni çok genişse, alabora olduğunda dalgaların onu salmasının düzeltme yönüne bir doğrultma baskısı oluşturacak noktaya kadar yana yatırması olasılığı pek olmaz. Vendée Globe yarışında, alabora olmuş 20 metrelik bir teknenin salması havada, günlerce Güney Okyanusunda sürüklendiğini hatırlarsınız. Birçok yarışçı tekne, daha iyi bir ilk denge sağlaması, daha hızlı kayıp daha büyük yelken alanı taşımalarına olanak verdiği için aşın ene sahiptir. Ancak kırılan bir dalgayla alabora olduklarında tüm bunları geri öderler.
Günümüzün gezi teknelerinde de bu tur geniş kemerelere sıkça rastlanmaktadır. Amaç yalnızca yarışçıları taklit etmek değildir, enin geniş olması içerde daha bol yer ve daha fazla depo hacmi de demektir.