Yelkenli tekne tiplerini sınıflandırmanın birçok yolu varsa da genelde, omurga salmalı tekneler ve hareketli salmalı tekneler en yararlı kategorilerden biri olabilir. Bu ayrım, yelken yapmanın bu iki tipten birinde öğrenileceği için gereklidir. Ayrıca bu iki farklı tipin kullanımında, benzerlik kadar farklılıklar da bulunmaktadır.
Sabit Salmalı Tekneler:
Tekne kesitinde omurga salma bir kanadın ya da bir yelkenin yaptığı gibi kaldırma kuvveti sağlayan sualtı yüzeyidir. Tekne, bu yüzeyin sağladığı kaldırma kuvvetiyle rüzgâra 45 derecelik açı yapabilir. Bu kuvvet olmadan teknenin rüzgâr açısı 120 dereceyi geçemez.
Bir teknenin ağırlığı 850 kg. iken, yalnızca salmanın ağırlığı 315 kg. olabilir. Yani, salma toplam ağırlığın % 39’unu oluşturmaktadır. Bu tabii ki rasgele bir ağırlık değildir. Yelkenlerdeki rüzgâr bir teknenin ‘‘bayılmasına” yani bir yana yatmasına neden olur. Kurşun ya da demirden ağır bir salma, yelkenlerdeki bayılmaya karşı direnir.
Teknenin altındaki ağır kanat yelkenlerin bir yana yatma kuvvetine karşı koyar. Bu ağır salma nedeniyle omurga salmalı bir teknenin alabora olması, hareketli salmalı bir tekneye oranla çok daha zordur. Bu nedenle yelkenciliği yeni öğrenenler bu tip tekneleri tercih edebilirler.
Omurga salmalı bir teknenin olumsuz tarafları da vardır. Bu ağırlığın bir bedeli vardır. Herhangi bir şey, ağırlaştıkça yavaşlar. Ayrıca salmalı bir tekne kolayca karaya çekilip taşınamaz ya da suya indirilemez. Bu tür tekneleri karaya çıkarmak ya da denize atmak için bir vince ihtiyaç vardır. (Vinçler tekne kızaklarına oranla daha az yaygındır.) Genellikle salmalı tekneler suda tutulurlar. Bu kolaylık da olsa, ayrı bir masraf gerektirir. Ayrıca bu tür tekneler, karaya daha kolay oturabileceği ve bu da salma ve teknede hasara neden olabileceği için daha dikkatli kullanılmak zorundadır. Son olarak da, karaya oturmaları halinde, yüzdürülmeleri oldukça güçtür.
Hareketli Salmalı Tekneler:
Bu tür salma, teknenin rüzgâra kırk beş derece açıyla yelken yapmasını sağlayan bir yüzgeçtir. Genellikle fiberglas ya da ahşaptır ve yukarıdaki örnekteki teknenin 315 kg. lık salmasının aksine, çok hafiftir. Böyle bir teknede, yelkenlerdeki bayılma kuvvetine direnen, yalnızca mürettebatın ağırlığıdır.
Salma, teknenin rüzgârla yaptığı açıya göre indirilip kaldırılabilir. Tekne rüzgâra kırk beş derece açı yaparken -ki bu yapabileceği en iyi açıdır- tamamen indirilir. Rüzgâr tam arkadan alındığındaysa tamamen yukarı kaldırılabilir. Bu halde su altındaki direnç önemli oranda azalır. Bazı istisnai durumlar olsa da, bir omurga salma bu şekilde indirilip kaldırılamaz.
Genellikle hareketli salma, üst ön köşesindeki pimin etrafında hareket eder. Bu tür salmalar herhangi bir şeye çarptıklarında, kendiliğinden yukarı kalkar ve bir hasara yol açılmaz.
Sürme salmalar da hareketli salmalara benzer, ancak köşe pimleri yoktur. Bir kasanın içerisinde elle aşağı itilip yukarı çekilebilir. Sürme salmalı teknelerde bir yere çarpmamak için daha dikkatli olunması gereklidir.
Hareketli ya da sürme salmalı tekneler, salmaların yukarıya kaldırılması halinde bir karış suda bile yüzebilirler. Tekne karaya oturduğunda, salmanın yukarı çekilmesi yeniden yüzme için yeterlidir. Böylece navigasyon -suyun derinliğine dikkat vs.- bu tür teknelerde, omurgalı salma teknelere oranla daha az önemlidir. Ayrıca bu tür tekneler çok daha ucuzdur. Kolayca taşınır, suya indirilebilirler.
Arka bahçe ya da garajda kolaylıkla muhafaza edilebilirler. Çok hızlıdırlar ve manevraları kolaydır. Hafif olmaları ve rüzgârın arkadan alınması durumunda kaldırılan salmanın direnci azaltması bunları birer hızlı tekne yapar.
Bu teknelerin olumsuz yanları ise, yelkende hayati olan denge sağlamanın zorluğudur.