Denizcilerin akıntılar, gelgitler ve gelgit akıntıları arasındaki farkı iyice bilmeleri gereklidir. Aslında kurallar oldukça basittir. Akıntı denen olay, suların yatayda sürekli ve kalıcı hareketleridir. Okyanuslarda akan nehirlere benzerler. Gelgit akıntısı da yatay bir hareket olmakla birlikte hızı ve yönü gelgitin durumuna göre sık sık değişir. Ancak gelgit suların dikey hareketleridir. Sular da üst üste birikmeyeceğinden dolayı bir kısmı yatay olarak dağılır. Buna da gelgit akıntısı adı verilir.
Altı saatlik bir gelgit akıntısının ortalama debisi en hızlı aktığı zamandaki debinin üçte ikisidir. Bu anda deniz mili olarak toplam yer değiştirme miktarı knot olarak hızın üçte ikisinin altı katıdır.
Birçok yerde dışa akan (ebb: alçaksu) gelgit akıntısı, içeri giren (flood: yüksek su) gelgit akıntısından daha güçlü olur. Kıyıya yakın yerlerde içeri ve dışarı akıntılar, kıyıya dik olarak değil, paralel olarak akarlar. Bir gelgit akıntısının en kuvvetli olduğu yer kıyının 2 ila 3 mil açığıdır.
Gelgitler
Sözlükler gelgiti sakin sakin şöyle tanımlar: “Okyanuslar, denizler, körfezler nehirler vb. de güneş ve ayın çekimiyle oluşan suların alçalıp yükselmesi. 24 saat 50 dakikalık dönemlerde (ay günü) iki kere oluşur”.
Aslında gelgitlerin sakinlikle uzaktan yakından bir alakası yoktur, teknecilerde sonu gelmez bir telaşa neden olurlar. Gelgitlerde tehlikeli kayalıklar, topuklar ve kum adaları gizleniyordur. Hızlı karşı akıntılar, küçük bir tekneyi sığlıklara oturtabilir, teknelerin ilerlemesini engeller ya da onları birdenbire ileriye doğru savurup pırıl pırıl zeki, cin gibi navigatörleri şaşırtarak, acemilerin ödünü patlatır.
Gelgitler kafalarda büyük kan şıklıklara da neden olurlar. Amerika’nın doğu kıyılarında, gelgitler yarım günlüktür. Her gün hemen hemen aynı yükseklikte iki yüksek (gel) ve yine aynı yükseklikte iki alçak (git) olur. Meksika Körfezi kıyılarında gelgitler çoğunlukla günlüktür. Bir yüksek (gel) ve bir alçak (git). Bazen günde üç değişim olduğu da görülür. Batı kıyısındaysa “karışık” denen gelgitler oluşmaktadır. Günde iki yüksek (gel), iki de alçak seviye (git) olur, yalnız ilk gelgitle İkincisi arasında büyük seviye farkları vardır.
Gelgit tablolarıyla gelgitleri önceden kestirmek kolaydır. Bu tablolarda her hangi bir anda “datum” seviyesine göre suların yüksekliğini gösteren listeler bulunur. Yalnız, bu listeler doğruluktan garanti edilen listeler değildir. Kuvvetli rüzgârlar ve barometre basınçlarındaki değişimler, gelgitlerin yüksekliklerini ve zamanını değiştirir.
Gelgitlerde dünyaya daha yakın olduğundan ayın etkisi güneşin etkisinden fazladır. (Yaklaşık 2,3 kat). Ay yeniay ve dolunayken, güneşle aynı hizaya geldiğinde, çekim güçlerinin birleşmesiyle “Yüksek” (spring) gelgitler oluşur. Bu gelgitler sırasında, seviyeler normalden “yüksek” ve “alçak”tır. Dördünlerde ayın çekimi güneşinkiyle dik açılardadır; bu durumda “Alçak” (neap) gelgitler olur. Bu gelgitlerde sular o kadar alçalıp yükselmez.
Bilim insanları için gelgitler birçok açılardan hâlâ bilinmezlerle doludur. Encyclopedia of Nautical Knowledge’in (Denizcilik Ansiklopedisi) gelgitler hakkında söyledikleri şunlardır: “Aydan aya farklılıklar göstererek, içeri ve dışarı akmalarıyla, bu suların gelip gitmesi olayını açıklamaya çalışmak olmayacak bir işe girişmektir. Gerçekten de, dünyanın dönüşü ve güneşle ayın çekimlerinin etkisiyle gelgit dalgalarının nedenini açıklamaya çalışan, aslında pek o kadar da sağlam görünmeyen bu kuramla soruya doyurucu ve kesin bir cevabın verilebileceği şüphelidir”.
Burada kullanılan gelgit dalgası teriminin “tsunami” dalgaları yerine yanlış bir biçimde kullanılan “proper tidal wave” terimiyle bir alakasının olmadığına da dikkat edin.
“Yüksek” (spring) gelgitlerin, mevsimlerle bir bağlantısı yoktur. Erimleri (en yüksek ve en alçak seviyeleri arasındaki fark) normal gelgitlerden yaklaşık %20 daha fazladır.
“Alçak” (neap) gelgitlerin erimleri, normallerden yaklaşık %20 daha azdır.
Mart 21 ve Eylül 21’deki gün dönümü gelgitleri, sık sık özellikle de ayın yeni veya dolunay dönemlerinde veya o dönemlere yakın olduğu zamanlarda alışılmadık derecede büyük erimler gösterirler. Bu olay ay yörüngesinde yere en yakın olduğu noktadaysa, en yüksek değerine erişir. Biz ler de güneş ve ayın çekimlerinin birleşerek denizleri kabarttığını ve gelgitlerin ortaya çıktığını düşünürüz.
Gelgitlerde (yatayda ve dikeyde) suların durgunlaşması
Yatayda durgun sular, gelgitin değiştiği ve bir yöne akıntı hissetmediğiniz anlarda ortaya çıkar. Dikeyde durgun sularsa gelgitlerde suların artık yükselip alçalmadığı anlan ifade eder. Gariptir ama genellikle bu ikisi aynı anda meydana gelmez.
Gelgitlerde, gelgit akıntıları suların en alçak ya da yüksek noktalara ulaşmasıyla otomatik olarak durmazlar. İkisi arasında bir saat ya da daha fazla zaman farkı olabilir. Yani, sular alçalırken hâlâ içerilere doğru akan bir akıntı (ya da tersi) olabilir. Nehir ağızlarında, sular yükselirken, dışarı doğru akan akıntılar ve su en yüksek seviyesinde dikeyde durgun sular haline gelmeden yatayda durgun sular görebilirsiniz.
Gelgitler ve akıntılar için her zaman geçerli olan tek bir kural vardır: Her zaman düşündüğünüzden daha karmaşıktırlar!