Büyük fırtınalardan canlı çıkmak için, “fırtına dalgası manevrası” adını verdiği bir taktiğe dikkat çeken kişi, Fransız gezgin denizci Bernard Moitessier’dir. Moitessier, bu tekniği teknesi Joshua’yı Güney Pasifik Okyanusu’nun azgın dalgalarından kurtarmak için kullanmışsa da, işin şerefinin II. Dünya Savaşı sırasında 9,5 metrelik keçi Lehg IFyle dünya turu yapan “Kükreyen Kırklar” kitabının yazan Vito Dumas’a ait olduğunu söylemektedir.
Dumas, çok büyük, uzun ve hızla gelen dalgaların çukurlarına indiğinde, teknesinin, rüzgâr alamayarak kontrolden çıktığını görmüştü. Manevra yapabilmek için teknede yol olması gerektiğinden, daha hızlı hareket etmek zorundaydı.
Burada biraz durup geriye bakalım. Çok şiddetli fırtınalar, kısa aralıklı dik dalgalar yaratır. Bu tür denizlerde Dumas, Moitessier ve saygıdeğer C. A. Marchaj gibi bilim insanlarının da inandığı gibi kırılan bir dalganın tepesinde dümen bir işe yaramazken teknenin kıçını yukarda tutacak, bir drog (kıç deniz demiri) çekmek en iyi çaredir. Bu koşullarda, devrilerek kırılan dalgalar birbirlerine yakındır, öyle olunca da küçük ve yavaş bir teknenin kıçında patlayan her dalgadan kaçınması mümkün olmaz. Bununla beraber, tam oluşmamış çatlayan tepeler ve ara sıra gelip vuran bir dalga, iyi donatılmış su almaz dümen mahalli, sıkı dolapları ve sağlam köprü üstü olan bir tekneye çok zarar vermeyecektir. Fazladan çekilecek bir drog tekneyi yavaşlatarak, devrilip, alabora olmaktan ve dalga tepelerinde kayarak kontrolü kaybetmekten kurtarır.
Fırtına kuvvetinde birkaç saat esen rüzgârdan sonra denizler büyümeye, kırılarak dökülen dalgalar daha korkunç görünmeye başlar. Kıçtan kaldırılan bir tekne büyük bir olasılıkla ciddi hasar görecektir. Yalnız, iyi bir haber de vardır, arak dalgaların arası açılmaya başlamıştır.
Bu an, tam da dalgalardan daha hızlı gidip, manevra yeteneği kazanarak peşinizde kabaran canavarlardan kaçınabilme şansınızı arttıracak, söz ettiğimiz o “fırtına dalgaları manevrası”na başlama zamanıdır (ya da en azından Moitessier’e göre öyle).
İlk olarak deniz demirinden kurtulmak gerekir; (Moitessier’in demiri toplayabilmek için hiç fırsatı olmamış, o yüzden de kesip atmıştı; benzer durumdaki birçok teknenin de öyle bir şansı olmayacaktır.)
Devasa dalgalar kıç taraftan gelip güverteyi yıkayıp giderken, o anda gördüğü şey, Joshua’nın geri tutulduğuydu. Deniz demirini keser kesmez tekne serbest kalmış, rüzgârın önünde kuru direk koşmaya başlamıştı.
Moitessier, Joshua’yı arkasında dik bir dalga yükselinceye kadar rüzgârın önünde tutmuş, dalga kıçta patlamadan hemen önce, 15° ila 20° yana çevirmiş; denizler altından gelip geçinceye kadar da bu rotada kalmaya devam etmişti. Dalga tam alttayken, yekeyi birkaç saniye tamamen serbest bırakan usta denizci, daha sonra “tam bu noktada denize karşı koymanın bir yararı yoktur; deniz altınızdan geçip gidince, dümeni tekrar tekne rüzgârı izleyecek şekilde ele alırsınız” demiştir.
Moitessier, Dumas’ın denizleri açıyla almanın tekneyi kontrol dışına çıkmaktan koruyacağı şeklindeki teorisini doğrulayarak; Joshua’nın hızla kayıp, öndeki dalganın sırtına dalmaktan bu manevra sayesinde kurtulduğunu söylemiştir. Ayrıca gelen denizler tekneyi iyice rüzgâraltına yatırmış, o koşullarda teknenin yuvarlak olan başı da, sudan çıkmaya yardıma olmuştu.
Bunun gibi etkin fırtına teknikleri, dümende sürekli dikkat ister ve yalnızca, taze ve dikkatli mürettebatta sonuç verir. Mürettebatı eksik ve bitkin olan tekneler, orsa alabanda eğlenmek, pupa seyriyle kaçmak veya tekneyi kuru direk kendi haline bırakmak gibi teknikleri kullanmalıdır.