Denize elverişlilik açısından teknelerin eylemsizliği çok önemlidir; bir teknenin alabora olmamak için dalgalara karşı göstereceği gayretin ana unsurlarından birini oluşturur.
Eylemsizlik kendini iki farklı yolla gösterir. Durmakta olan nesneler, öyle kalmak isterler, ani bir şekilde harekete geçirilmekten hoşlanmaz, böyle bir davranışa direnirler. Buna karşılık hareketli nesnelerse, gittikleri yönde, aynı hızla hareketlerine devam etme taraftandır, onlar da benzer şekilde ani değişiklikler istemezler.
Buradan harekede, eylemsizliği oldukça büyük olan bir teknenin bordasında patlayan bir dalgayla devrilmesinin, aynı dalganın daha az eylemsizliğe sahip bir tekneyi alabora edivermesi kadar kolay olmadığını söyleyebiliriz.
Ağırlaşıp, derinleştikçe teknelerin eylemsizlikleri artar. Gemi inşa mühendisi ve araştırmacı bir bilim insanı olan Tony Marchaj, ağır deplasmanlı teknelerin, aynı boydaki “ultralight” teknelerden beş kat daha fazla eylemsizliğe sahip olduğunu söylemektedir.
Kılıç teknesinin gözetleme ya da bir yelkenlinin ağır direği, teknesine önemli oranda eylemsizlik katar ve yalpadaki sert davranışı iyice azaltır; bununla beraber o eylemsizlik yalpanın boyunu uzatır hatta iyice abartılı hale gelmesine neden olur. Teknelerle ilgili işlerde her zaman olduğu gibi, bu konuda da, yine artılarla eksiler arasında bir uzlaşmanın bulunması gerekir.
Eylemsizlik aşırı baş-kıçı da (bir teknenin dalgalara baş verdiğinde, aşırı batıp çıkması) etkiler. Eylemsizliğinden dolayı tekne başını daha derine gömer ve gereğinden fazla yükselir. Performans kaybına yol açan bu etki, demir zinciri gibi ağırlıkları teknenin baş ve kıçından vasata doğru almakla azaltılabilir.