Birçok amatör denizci teknesi için tehlike durumunda mevki bildiren telsiz vericisi (Emergency Position-Indicating Radio Beacon-EPİRB) “isteğe bağlı” emniyet aracı olarak taşımaktadır. Bu tür kullanım daha çok açık deniz seyri yapan tekneciler için geçerlidir. Bu cihazlar uydular aracılığıyla radyo “Mayday” işaretleri yayımlarlar.
A ve B sınıfı EPIRB”ler 243 M Hz frekansında yayın yaparlar ve yalnızca sinyali alan uydu, çoğu Kuzey Yarıkürede bulunan, alıcı yer istasyonuyla görüş hattındaysa etkindirler. Bu da, ekvatorun güneyinde zor durumda olan bir tekneden yayımlanan acil durum işaretleri hemen alınamayabilir anlamına gelir.
Diğer taraftan 1 ve 2 kategori “EPIRB”ler 406 MHz frekansında yayın yapar. Sinyalleri uydu tarafından kaydedilir ve uydu yer istasyonu menziline girince aktarılır. Bu da dünya çapında kapsama demektir. Ayrıca verilen işaretler teknenizi tanımlamak üzere kodlanmıştır ve kurtarıcılara yararlı ayrıntılar sağlar.
Konumlandırma yarıçapı 10 ila 15 mil olan 243 MHz modellerine karşılık, yarıçapı 2 milin içinde olan 406 MHz model EPIRB’ler daha doğru konum verirler. Kurtarıcıları teknenize yönlendirecek 121,5 MHz’de ayrı bir yayını her iki tür cihaz da yapar. En doğru konumuysa içinde GPS’i olan “EPIRB’ler yani “GPIRB’ler verirler.
A ve B sınıfı arasındaki tek fark birincisinin otomatik olarak yuvasından çıkması ve kendini açması, ikincisininse elle açılmak zorunda olmasıdır. Aynı şey kategori 1 ve 2 için de geçerlidir.
243 MHz’de çalışan “EPİRB” 406 MHz modelinin üçte bir fiyatına satılmaktadır, ancak uluslararası Corsat-Sarsat Programı gelecekte 121,5 ve 243 MHz tehlike işaretlerinin uydu işlemlerini durduracağını duyurmuştur. Muhtemelen üstünüzden geçen ve 121,5 ve 243 MHz frekanslarını dinleyen bir uçağın sizi duyma şansı olacaktır ama verilen mesaj açıktır, uydu kanalı ile kurtarılacağınızdan emin olmak istiyorsanız 406 MHz’i kullanmalısınız. Verilen söz devre dışı bırakma işleminin yıllar alacağıdır ama tehlike işareti yatırımı yapmayı öngörüyorsanız, artık yalnızca 406 MHz’i düşünmeniz gerekir.
“EPIRB”lerin piyasada bulunur olmaları, cep telefonlarıyla yardım isteyen doğa gezginleri ve dağcıların karşılaştığı etik sorularla karşılaşılmasına neden olmaktadır. Amatör denizcilerin yabancı ülkelerdeki pahalı arama kurtarma operasyonlarından yararlanmalarına hakları olmadığına inanan bazı uzun yol gezginleri acil durum işareti taşımamayı tercih etmektedir. Gerçekten de, teknenin aslında tehlike içinde olmadığı zamanlarda bile hemencecik yardım çağırarak vergi ödeyenlerin parasını harcayıvermek artık çok kolay bir hale gelmiş bulunuyor.
Yakın geçmişte Kaliforniya’dan Honolulu’ya iki kişilik ekibiyle teslimat yolculuğu yapan bir Tayana 52 yelkenlisi bu düşüncesizliğin taze bir örneğidir. Dümeni arızalandığında uykusuz olan ekip birilerine nerede ve ne durumda olduklarını bildirmek üzere hemen “EPIRB”i çalıştırmıştır.
Bunun üzerine yüzlerce mil uzaktan Amerikan Sahil Güvenlik teşkilatına ait koca bir HC-130 havalanmış, uçak kalktıktan sonra da yelkenlideki efendiler dümen sistemini kontrol etmiş ve kendileri tarafından kolaylıkla tamir edilebileceğini, telaşa gerek olmadığını anlamışlardır.
Ünlü uzun yol gezginlerinin arasında acil durum çağrılan yapabilen kısa dalga radyo alıcı vericilerini edinmeyi reddedenler bile vardır. Bu insanlar, profesyonel denizcilerin ekmek paraları için uğraşıp ne olursa olsun kurtarılma hakkını kazandıklarını, kendilerininse denizlerde amatörce, yalnızca keyif için dolaştıklarını, dolayısıyla da kendi kendine yetmeleri gerektiğini düşünüp o şekilde hissetmektedir.
“EPIRB” ve diğer uydu iletişim cihazlarının fiyatları düştükçe, imdat çağrıları sayısının oldukça artacağına şüphe yoktur. Bu durum da açık denizlerde kendi keyifleri için gezen amatörleri kurtarmak için başlatılan pahalı arama-kurtarma operasyonlarını kimin ödeyeceğine dair ilerde çıkacak uluslararası tartışmaların habercisidir.