Denizcilik terimlerinden “akıntı” kelimesinin anlamı, ne demek olduğunu bu yazımızda öğrenebilir, akıntı kelimesi ile ilgili açıklamaları okuyabilirsiniz.
AKINTI: Denizin belli bir yöndeki hareketine denizcilikte “akıntı” denilmektedir. Bir akıntının yönü, hareket ettiği yönün pusula derecesi, sürüklenmesi ise hareket hızıdır. Akıntılar ile ilgili daha detaylı bilgi Dünya Akıntı Atlasında ve Deniz Kılavuzlarında verilmiştir.
Akıntılar, dairesel ana rüzgârlara (ticaret rüzgârları gibi dünyanın dönüşü ile oluşan rüzgârlar) bağlı olarak sürekli, belli zamanlarda esen rüzgârlara bağlı olarak mevsimsel veya gel git olaylarına bağlı olarak periyodik olabilir. Hava sıcaklığındaki değişikliklerin rüzgâr oluşumunu ve yönünü etkilemesi gibi, deniz sıcaklığındaki değişikliklerde akıntıların oluşumunu etkiler.
Ticaret rüzgârları gibi sürekli rüzgârların oluşumunu sağlayan, okyanus üzerindeki atmosferik dairesel hareketler, akıntı olarak adlandırdığımız, büyük su kütlelerinin hareketinin başlıca nedenidir. Atlantik üzerinde, ekvatorun iki yanındaki ticaret rüzgârları; kuzeydoğu ve güneybatı ticari rüzgârları, ekvator akıntıları olarak bilinen batı yönlü iki büyük su hareketi oluşturur. Bu iki akıntı ise tam ekvator hattı üzerinde, kendilerini dengeleyecek, ters yönde bir akıntı oluşturur.
Ekvatorun güneyindeki akıntı St. Roque Burnu civarında Güney Amerika’ya ulaşınca ikiye ayrılır. Brezilya akıntısı olarak adlandırılan bir kol, sahili takiben Píate Nehri civarına kadar gelir ve burada Kükreyen 40’lar (roaring forties) denen sürekli batı rüzgârlarının etkisine girer ve doğuya doğru dönüp Güney Atlantik’ten geçerek Ümit Burnu’na gelir. Burada yine ikiye bölünen akıntının bir kısmı Hint Okyanusu’na devam ederken bir kısmı Afrika kıtasının etkisi ile kuzeye döner ve Benguela Akıntısı ismini alarak Güney Atlantik Akıntısı ile birleşir.
Ekvatorun güneyinden gelen ana akıntının ikinci kolu kuzeye doğru devam ederek ekvatorun kuzeyinden gelen akıntıyla birleşir. Birleşen bu iki akıntı, kara tarafından engellenince Karayip Denizi ve Meksika Körfezi’ne doğru yönelirler, ancak burada da Panama tarafından engellenince suyun yükselmesine neden olur. Yükselen bu suyun bir şekilde bir yere yönelmesi gerekir ve gidecek tek yer Kuzey Amerika sahili boyunca kuzeybatı yönüdür. Dolayısı ile bu su kütlesi bu yoldan akarak Golf Strim’i (Gulf Stream) oluşturur. Bu akıntının yönü Newfoundland Körfezi açıklarında Labrador Akıntısı tarafından değiştirilir ve doğuya Kuzey Atlantik’e doğru akmaya başlar. Sonunda Avrupa kıtasına ulaşan akıntı, burada ikiye ayrılır, güney kolu Kanarya Akıntısı adını alarak ekvatorun kuzeyindeki ana akıntıyla birleşir, kuzey kolu ise üçe ayrılır. Bu üç koldan biri İngiltere’nin batısından, Norveç açıklarından kutba ulaşır, Irmin ger Akıntısı olarak bilinen ikinci kol İzlanda’nın batısından geçer, üçüncü kol ise Davis geçidinden Baffin Körfezi’ne akar. Bu üç kol, kutuptan gelen Grönland ve Labrador (daha sonra Golf Strim’ i etkileyen akıntı) akıntıları olarak bilinen güney yönlü akıntılarla kompanse edilir.
Ekvatorun kuzeyinde, Hint Okyanusu’nda, akıntıların oluşumundaki belirleyici faktör muson rüzgârlarıdır. Açık denizdeki akıntılar bu rüzgârlarla değişerek kuzeybatı ve güneydoğu yönlü iki ana akıntı oluşturur. Yazın güneybatı yönlü muson rüzgârları, Arap Denizinde kuzeydoğu yönlü bir akıntı oluşturur, bu akıntı ile Afrika kıyılarında azalan su miktarı derinlerden gelen soğuk su ile tamamlanır. Ekvatorun güneyinde ana akıntı 7. ve 20. enlemler arasından akan batı yönlü Ekvator Akıntısıdır. Bu akıntı tam ekvator üzerinde, Hint Ters Akıntısı olarak bilinen, doğu yönlü bir ters akıntı oluşturur. Ekvator Akıntısı Afrika kıyısına gelince ikiye ayrılır; kuzeye doğru akan kol, Afrika sahilini takiben Hint Ters Akıntısı ile birleşir, daha büyük olan ve güneye akan kol Mozambik Akıntısını oluşturur. Bu akıntı ise Corient Burnu civarlarında Agulhas Akıntısı ismini alır ve 45 knot’a ulaşır. Açık denize ulaşır ulaşmaz Kükreyen 40’lar tarafından oluşturulmuş batı yönlü akıntıya karışır ve bununla beraber kuvvetli bir doğu akıntısı oluşturur. Bu akıntı ise Avustralya kıtasına ulaşır. Burada bir kısmı kara tarafından kuzeye çevrilerek Batı Avustralya Akıntısını oluşturur ve Ekvator Akıntısı ile birleşir.
Pasifik’teki akıntılar Hint ve Atlantik Okyanusu’ndakilere göre daha önemsizdir. Kuzeydoğu ticaret rüzgârları tarafından oluşturulan, batı yönlü Kuzey Ekvatoral Akıntı, Filipinler’e gelince ikiye ayrılır; bir kol kuzeye yönelerek Atlantik’teki Golf Strim (Gulf Stream) ile aynı özellikleri gösterir. Kuro Siwo ya da Kara Akıntı olarak bilinen bu akıntı Kuzey Pasifik rüzgârlarının oluşturduğu bir hareketle birleşir ve Amerika kıyılarına gelerek California Akıntısı ismini alır. Bu akıntı ise sahil boyunca ilerleyip ikiye ayrılır; bir kol Meksika Akıntısı’nı oluştururken, diğer kol tekrar Kuzey Ekvatoral Akıntıyla birleşir.
Daha da güneyde temel akıntı, güneydoğu rüzgârlarının oluşturduğu, Güney Ekvatoral Akıntıdır. Bu akıntı Pasifik’e ulaştığında ikiye ayrılır; bir kol kuzeye doğru giderken, diğeri Yeni Zelanda’nın batısı ve Avustralya’ya doğru güneye yönelerek Doğu Avustralya Akıntısı adını alır. Kuzeye yönelen kolun büyük bir kısmı, ekvatorun kuzey ve güneyindeki temel akıntıların oluşturduğu, batı yönlü ters akıntıyla birleşir, ancak ufak bir bölümü kuzeydoğu musonlarından etkilenerek Çin Denizi üzerinden Hint Okyanusu’na gelir. Güneydoğu musonları sırasında ise bu ufak kısım ters yöne doğru etkilenerek Kuro Siwo’ya birleşir. Kuro Siwo ile Asya sahili arasında, Oya Siwo olarak bilinen, bir soğuk su kütlesi sahil boyunca güneye doğru akar.
Daha da güneyde ise yine Kükreyen 40’ ların (Roaring For ties) etkisiyle oluşmuş batı yönlü bir akıntı vardır. Bu akıntı Güney Amerika’ya ulaştığında, güney kısmı Horn Burnu’nu geçerek yoluna devam eder, ancak kıyıya ulaşan kısım kuzeye yönelerek, daha sonradan Güney Ekvatoral Akıntısıyla birleşen, Humboldt veya Peruvian olarak adlandırılan akıntıyı oluşturur.